Tavsiyeler

Frida Kahlo Kimdir? Hayatı, Eserleri, Mektupları, Sözleri ve Hakkında Bilinmeyenler

Frida Kahlo Kimdir?

Bugünlerde, neredeyse hayal edebileceğimiz her şeyin ötesinde, her yerde karşımıza çıkan, eserleri kadar, yaşamıyla da akıllarda yer edinen bir kadından, Frida Kahlo’dan bahsetmek istiyorum sizlere. “Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım.” sözleriyle kendini ifade eden Frida Kahlo’yu bilir misiniz? Mutlaka bilirsiniz. Bilmelisiniz de… Çünkü, bu kadın bilinmeyi hak ediyor. Acılarla dolu yaşamında, aşktan, devrimden beslenen, insanı olduğu gibi tuvallere resmeden bu genç kadının, internette, en azından bir tane de olsa anlamlı bir sözüne denk geldiğinizi düşünüyorum. Frida Kahlo kimdir? merak ediyor iseniz, bu yazımda onun hayatını perde perde sizlere aktarmaya gayret edeceğim.

AYRICA: 24 Farklı Kişiliğiyle Billy Milligan Kimdir? Hayatı - Kişilikleri - Hastalığı - Ölümü

Peki, kimdir Frida Kahlo? Hayatımızın neresinde tam olarak? Bazen, binaların dış cephelerinde, sokak duvarlarının ön yüzünde, sanatın olduğu her yerde onun resimlerine rastlayabilirsiniz çünkü o hayatımızın tam olarak içerisinde yer alan bir kadındı. Sıradan, olduğu gibi yaşayan ve ne olursa olsun tutkularından asla vazgeçmeyen bir kadın.

AYRICA: Tenis Dünyasının Dev İsmi Arthur Ashe Kimdir? Arthur Ashe Hayatı ve Sözleri

Onu, en çok otoportreleri ile tanıdık aslında ve de yaşanmışlıklarla dolu sözleriyle aklımıza kazıdık hiç şüphesiz. Bugün sosyal medya hesaplarımızda, hep onun sözlerini paylaşıyoruz. Kendi gerçekliğini olduğu gibi yansıttığı tuvalleri, bugün binalarımızın dış cephelerine resmediyoruz, otel odalarında konsept planlarına dahil ediyoruz ve Frida çoğu zaman hüzünlü bir ifadeyle bulunduğumuz her alanda bize bakarken, çoğumuz onun hikayesinden habersiziz aslında.

Frida Kahlo

AYRICA: Psikolog Doğan Cüceloğlu Kimdir? Hayatı - Eğitimi - Eserleri - Ölümü

Bu yüzden, Bilgi.net ekibi olarak onun hakkında bir yazı hazırlamaya karar verdik. Umuyoruz ki onun hayatını ve onu size olduğu gibi aktarabiliriz çünkü ne eksik ne de fazla, o tam anlamıyla acıyla mücadele eden bir kadındı. Bugün onu, onun kadar anlayamasak da, en azından anlamaya çalışalım istiyoruz.

AYRICA: Asurlular Kimdir? Asurlular Hakkında Bilgi: Nerede Kuruldu? Neyi Buldu?

Acıyla olgunlaşan, hayatı, karakteri, benliği acıyla yoğurulan Frida Kahlo’nun hayat mücadelesini merak ediyor musunuz? Kimdir bu Frida Kahlo? Gelin, bu hikâyenin içerisinde, hüzünlü bir yolculuğa çıkalım… Eğer kahveniz hazırsa ve de okumak için sabırsızlanıyor iseniz, dilerseniz buyurun hemen başlayalım.

Frida Kahlo Biyografisi

AYRICA: Kevin Systrom Kimdir? Instagram Nasıl Kuruldu?

Frida Kahlo, bugün gerçekten de hayal edebileceğiniz birçok şekilde karşımıza çıkan bir isim. Onun eserlerini ya da bizzat kendisini sokak duvarlarında, baskılı tişörtlerde, kahve kupalarında vb. görebilirsiniz. Söz konusu sanat olduğunda, hala onun eserlerinden, sanatsal görüşlerinden etkilenen ve esinlenen birçok sanatçı var. Sanatın öncü isimlerinden Frida.

Ölümünün üzerinden neredeyse yarım asırdan fazla geçmesine rağmen, Frida Kahlo neden bu kadar önemli bir isim hala? Neden onun yüzünü ve sözlerini her yerde görüyoruz? Tek bir cümlesi ile insanı derinden etkileyen, tuvallerinden akan acı dolu hikâyelerle, bugün hala onu konuşuyoruz, onun sanatta bıraktığı izleri takip ediyoruz. Onu bu kadar önemli bir isim haline getiren hayatına yakından bakmak ister misiniz? Kim ki bu Frida Kahlo? Ah! demek istiyoruz.

İçindekiler

  1. Frida Kahlo Kimdir? Hayat Hikayesi
  2. Frida Kahlo Ölümü
  3. Frida Kahlo Eserleri
  4. Frida Kahlo’nun Diego Rivera’ya Yazdığı Mektuplar
  5. Frida Kahlo Sözleri
  6. Frida Kahlo Kısa Kısa

Frida Kahlo Kimdir? Hayat Hikayesi

Gerçek adı, Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan Meksikalı bir kadın ressam Frida. 6 Temmuz 1907 yılında doğmuş ve 13 Temmuz 1954 yılında, henüz 47 yaşındayken de hayata gözlerini yummuş.

Ancak Frida, o dönemdeki Meksika Devriminden dolayı doğum tarihini 7 Temmuz 1910 olarak değiştirmiş. Asıl adı Frieda olan Frida, nazilere duyduğu nefreti göstermek için, Alman kökenli isminden ‘e’ harfini atarak Frida adını kullanmaya başlamış.

Bugün hala bilinen bir isim olmasının ise bir nedeni var: 47 yıllık hayatına, bir ömürde yaşanabilecek çok fazla şey sığdırmış. Eşsiz ve değişik karakteri ile dünyada var olmaya çalışmış, bunu yaparken de asla mücadeleyi bırakmamış bir kadın Frida Kahlo. Ama çok yorulmuş, gerçekten de çok yorulmuş. Onun hayatını okurken ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Henüz 6 yaşındayken çocuk felci geçiriyor Frida! Trajedisi işte böyle başlıyor…

Frida Kahlo'nun Hikâyesi

Mexico City'nin bir banliyösü olan Coyoacan'da Meksikalı Matilde Calderon de Kahlo ve Alman Wilhelm Kahlo'nun üçüncü kızı olarak dünyaya geldi Frida. Frida, mutlu bir evde doğmadı aslında. Anne Matilde ve babası Wilhelm’in mutlu bir evliliği yoktu.

Ancak babasıyla arası her zaman iyiydi. Hatta ona barış anlamını taşıdığı, güçlülüğün simgesi olarak görülen Frida ismini babası koydu. Annesinin katı düşüncelere sahip olmasının yanında, Frida’nın babası nazik ve anlayışlı bir adamdı.

4 kız kardeşten üçüncüsü olan Frida’nın asıl talihsizliği 6 yaşına gelince yaşanacaktı. Henüz küçük bir çocukken, 6 yaşında bir çocuk felci hastalığı geçirdi. O dönemlerde, birçok çocuk bu sağlık sorununu yaşıyor, hatta bu sebepten yaşamlarını kaybediyordu. Ancak Frida, direndi ve hayatta kaldı.

Frida Kahlo'nun Çocukluğu

Frida 12 yaşındayken çekilmiş bir fotoğraf.

Bu süreçte çok zorluklar yaşadı. Hastalık, sağ bacağının, sol bacağına göre daha ince ve zayıf olmasına neden oldu. Bir bacağı engelli olarak yaşamaya devam eden Frida, bacağının güç kazanması için babasının da desteğiyle en iyi spor merkezlerinde gitti ancak bir faydası olmadı. Engelli bacağı çevresindeki arkadaşları tarafından alay konusu oldu. Ona ‘Tahta bacak Frida’ gibi çirkin ve incitici lakaplar verildi.

Frida Kahlo Çocukluk Fotoğrafı

Geçirdiği felçten dolayı zaten morali bozuk olan Frida, onunla alay edilmesine dayanamadı, daha da içine kapandı ve asosyal bir çocuk oldu. Arkadaşlarının ve çevresinin bu tepkisini asla anlayamadığı gibi, durumunu da düzeltemiyordu. Çareyi içine kapanmakla bulan küçük çocuk, zamanla bu duruma alıştı.

Bacağının, onun mücadele etmesini engellemesine, hayatı yarıda bırakmaya sebep olmasına izin vermedi. Sadece bacağını kimse görmesin diye uzun etekler giyiyor, hatta babasını çok sevdiği için, onun erkek çocuğu isteğine karşın erkek gibi giyinip, kaş ve bıyıklarını almıyordu.

Frida Kahlo Nasıl Biriydi?

Erkek gibi giyinmiş Frida, 18 yaşındayken.

Frida, yaşı ilerledikçe politikayla da ilgilenmeye başladı. Eğitim döneminde gayet başarılı bir öğrenciydi ve edebiyat, sanat, felsefe gibi alanlara büyük bir ilgi duyuyordu. Babası onu eğitim hayatında destekliyor ve onun öne çıkan başarılı kişiliğiyle gurur duyuyordu.

Yatılı eğitim gördüğü yıllarda Komünist Partisi’ne ait öğrenci gruplarında yer aldı. Parti içerisinde, birçok sorumluluğu üstlenen öğrencilerin arasında, hep en önde yer alıyordu. Doğum tarihini değiştirmesinin nedeni olarak ise, Meksika’nın yeniden doğduğu günün, onun doğum günü olduğunu dile getirerek devrim tarihini kendi doğum günü saydığını açıkladı.

Çocuk felcinin vücudunda bıraktığı acılar ise devam ediyordu. Bacağındaki ağrılar yüzünden neredeyse her gün ağrı kesici kullanan Frida, çektiği acıların da etkisiyle, hasta olan insanlara yardım edebilmek, onlara umut olabilmek için doktor olmayı kafasına koymuştu. Hatta bunun için mücadele ederek, Meksika’da dönemin en iyi okullarından birisi olan Ulusal Hazırlık Okulu’na girdi.

Frida Kahlo Eğitim Hayatı

Öğretmenleri tarafından da tam bir doktor adayı olarak görülen Frida, o dönem Ulusal Hazırlık Okulu’na girmeye hak kazanarak büyük bir ilke imza atmıştı çünkü okula genellikle erkekler kabul ediliyordu. İlk kız öğrencilerden birisi olarak okulda edebiyat, felsefe ve sanat gibi alanlardaki ilgisini geliştirme fırsatı buldu.

Ayrıca Meksika’nın ileride ünleneceği isimler olan Alejandro Gomez Arias, Jose Gomez Robleda, Alfonso Villa, Frida’nın okul arkadaşlarıydı. Daha sonra Alejandro ile sevgili olacaklardı ancak Frida’nın buna rağmen çilesi bitmiyordu.

Gençlik Yıllarında Hayatını Tamamen Değiştiren Bir Kaza Geçirdi

Alejandro Gomez Arias ile birliktelik yaşayan Frida, 17 Eylül 1925 yılında, erkek arkadaşı ile birlikte okuldan dönerken bindikleri otobüs, bir tramvayla çarpıştı ve bu feci kazada birçok kişi öldü. Genç kızın birçok arkadaşı da hayatını kaybetti.

Frida Kahlo'nun Geçirdiği Kaza

Frida ise kazadan ağır hasarlar alarak kurtuldu. En az 30 kez ameliyat geçirmek zorunda kalan Frida’nın vücuduna, tramvayın demir çubuklarından birisi, sol kalçasından girmiş ve leğen kemiğinden çıkmıştı. Bu kazadan sonra vücudunda omurgası dâhil sayısız kırık ve hasarlar nedeniyle Frida, yatağa mahkûm bir hale geldi. Bu kaza onun hayatı boyunca taşıyacağı izlere neden olacaktı.

Sadece ruhunun sağlam kaldığını dile getiren Frida kazayla ilgili şu yorumu yapmıştır: “Benim gençliğimin otobüsleri hiç de güvenilir değildi; henüz yeni kullanıma girmişlerdi ve pek rağbet görüyorlardı, tramvaylar boşalmıştı. Alejandro Gomez Arias’la bindiğimiz otobüs, Xochimilo hattının treni ile çarpıştı. Şiddetli değil, ağır ve yavaş bir çarpışmaydı bu. Önce başka bir otobüse binmiştik. Ama unuttuğum küçük şemsiyemi aramak için indik. Beni perişan edecek o ikinci otobüse böylece bindik.

Kaza bir kavşakta oldu, San Juan çarşısının karşısında, tam karşısında… İnsanın çarpışmanın bilincinde olduğu bir yalan, ağladığı da öyle. Bende hiç gözyaşı yoktu. Çarpışma bizi öne fırlattı ve tırabzanlardan biri, bir kılıcın boğayı delip geçmesi gibi, beni delip geçti. Adamın biri benim çok kötü bir kanama geçirdiğimi gördü. Beni taşıdı ve Kızıl Haç gelene kadar bir bilardo masasına yatırdı.

Sevgilisi Alejandro Gomez Arias ise olayı şöyle açıklamaktadır: “İki vagonlu tramvay, otobüse yavaşça yaklaştı. Araca ortasından çarptı. Otobüsün garip bir esnekliği vardı. İyice büküldü ve bir süre kırılmadı. Her iki tarafında uzun sıralar olan bir otobüstü. Dizlerimin karşımda oturan kişinin dizlerine bir an için değdiğini hatırlıyorum. Ben Frida'nın yanında oturuyordum. Otobüs azami esnekliğine ulaştığı anda çatlayarak binlerce parçaya ayrıldı ve tramvay ilerlemeye devam ederek bir sürü insanı ezdi.

Ben vagonun altında kaldım. Vagondan kopan demir çubuklardan biri Frida'nın kalça kemiği seviyesinde bir tarafından girip öbür tarafından çıktı. Ayağa kalkmayı başardığımda vagonun altından çıktım. Ufak ezikler dışında bir sıkıntım yoktu. Doğal olarak, ilk yaptığım şey Frida'yı aramak oldu.

Garip bir şey olmuştu. Frida tamamen çıplaktı. Çarpışma giysilerini sıyırıp atmıştı. Otobüstekilerden biri, muhtemelen bir badanacı, bir paket toz yaldız taşıyordu. Bu paket açılmış, içindeki toz da Frida'nın kanayan vücuduna dökülmüştü. İnsanlar onu gördüklerinde, “La bailarina, la bailarina!” diye bağırıyorlardı. Kırmızı, kanlı vücudu üzerindeki yaldızlar yüzünden onun bir dansçı olduğunu sanmışlardı.

Onu kaldırdığımda Frida’nın vücudunda bir demir parçası olduğunu fark ettim. Adamın biri, “Onu çıkartmamız lazım.” dedi. Dizini Frida'nın gövdesine koydu ve “Hadi çıkaralım.” dedi. Adam demir parçasını çektiğinde Frida öyle yüksek çığlık attı ki, Kızıl Haç ambulansının sirenini bastırmıştı. Ambulans gelmeden önce, Frida'yı bir bilardo salonuna taşıdım. Kabanımı çıkarıp üzerine örttüm. Onun öleceğini düşünüyordum. Evet, kaza anında birkaç ölüm olmuştu. Ambulans geldi ve Frida'yı birkaç blok ötedeki San Jeronimo Sokağındaki Kızıl Haç Hastanesi'ne götürdü. Frida'nın durumu öyle ağırdı ki, doktorlar ameliyat masasından kalkamayacağını düşünüyorlardı. Frida ilk kez ameliyat oluyordu. İlk bir ay süresince, yaşayıp yaşamayacağı kesin değildi."

Ailesi Onun En Büyük Destekçisiydi!

Frida, çocukken geçirdiği felcin izlerini hayatı boyunca taşımıştı. Alay konusu olan bacağı ağrılar içinde sızlarken o mücadele etmeyi asla bırakmamıştı. Ancak 18 yaşındayken geçirdiği bu feci kazadan sonra daha da içine kapanmaya başladı. Çok istediği tıp eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Sanki hayalleri gerçekleşmek istemiyordu. Sanki o yaşamak için mücadele ettikçe, farklı ama gerçekten çok farklı fikirlerle hayata atılmayı planladıkça sağlığı hep ona engel oluyordu.

Frida Kahlo'nun Geçirdiği Kazalar

Herkesin onun ölmesinden korktuğu kazadan bir ay sonra, hastaneden çıkarak evine gelen Frida, ailesinin teşviki ve yardımıyla resimler yapmaya başladı. Böylelikle içinde bulunduğu duruma saplanıp kalmamaya, acı içinde kıvranırken aklını kaybetmemeye çalışıyordu. Bu kez yaşadığı kaza, çocukluğunda geçirdiği felçten çok daha kötüydü.

Hiç kimse onun yaşayacağına ihtimal vermezken o hayatta kalmıştı ancak yatakta kıpırdamadan yatması gerekiyordu. Umutsuzluğun içinde boğulurken, ailesi onun yardımına koştu ve böylelikle ünlü bir ressam olmanın ilk adımlarını da atmış olacaktı. Kendisinin de daha sonra söylediği gibi, cesaretle, kuvvetle kazanın bıraktığı izlerin üstesinden gelecekti. Çünkü ona göre, bildiği başka yol yoktu.

Ancak yine de kazadan sonra yatağa mahkûm hale gelmesi onu çok üzdü. Tekrar yürüyebilecek miydi? Acıları bir gün dinecek miydi? Bu hazin dolu yaşam nasıl sona erecekti? bilemiyordu ancak ne olursa olsun kendi gerçekliğini bütünüyle resmettiği tuvalleri vardı. Her şeyden, herkesten, bilhassa yaşadığı acılardan kaçarak tuvallerine sığınıyordu.

Frida Kahlo'nun Hayatı Nasıldı?

Ailesi onun kendisini daha iyi hissedebilmesi için elinden geleni yapıyordu. Hem maddi hem de manevi olarak zorlanan baba, evdeki birçok eşyayı Frida’nın tedavisi için sattı. Onun için bir karyola yaptı. Annesi ise kendisini görebilsin diye odanın tavanına bir ayna astı. Bu ayna, onun da “Ömrümün en güzel yıllarındaki gündüz ve gecelerin celladı.” diyerek ifade ettiği gibi, bütün zamanlarına tanık olacak, kimsenin görmediği, kimsenin anlayamadığı ve kimsenin asla bilemediği acılarının, yalın gerçekliğini, tablolarına yansıtacağı bir araç olacaktı.

Frida, annesinin tavana astığı aynadan kendisine bakarak, ilk otobiyografik portresini, Kadife Elbiseli Otoportre’yi yaptı. İlk otoportresiyle ilgili: “Bana eziyet edip, her an beni sorgulayacak, az kalsın kimliğimi elimden alacak olan aynadan görüntüyü çaldım.” demiştir.

Frida Kahlo Portresi

Bu portrede Frida, şarap kırmızısı kadife bir elbise giyiyordu. Onu fazla liberal olduğu için terk eden sevgilisi, ilk aşkı Alejandro Gomez Arias’a göndermişti. Portreyi bitirdiğinde bir mektup yazdı ve yaptığı bu portreyle birlikte eski sevgilisine gönderdi. O mektupta şöyle diyordu: "Birkaç gün içinde portre evinizde olacak. Çerçevesiz gönderdiğim için beni bağışlayın. Onu alçak bir yere koymanızı rica ediyorum. Böylelikle sanki bana bakıyormuşsun gibi görebilirsin."

Portreyi göndererek, Alejandro’nun aklında yer edineceğini, onu etkileyeceğini, onun kayıtsız kalamayacağını düşünen Frida haksız da sayılmazdı. Alejandro, onun çağrısına cevap vererek Frida’ya tekrar döndü. Ancak, ikili bu sefer de, Alejandro’nun ailesinin Frida ile birliktelik yaşamasını istemediği için ayrıldılar.

İlk gençlik aşkının, hüznün ve kalp kırıklığının izlerini taşıyan “Bana geri dön” temalı bu tabloda, onu terk eden eski sevgilisini etkilemek için, hasta yatağında kendisini resmeden Frida’nın kalbi, ilk kez Alejandro tarafından kırılmıştı. Yeniden ayrıldıklarında Alejandro tabloyu ona geri gönderdi. Genç kadın, ayrıca Alejandro’nun bir portresini de çizdi. Ahşap üzerine yağlı boya ile çizdiği bu resimde ilk aşkı Alejandro’nun bütün gerçekliğiyle görünmesi için çaba harcadı.

Frida Kahlo - Alejandro Portresi

2 Sene Sonrasında Nihayet Frida Yatağa Bağlı Hale Gelmekten Kurtuldu!

Seneler 1927’yi gösterdiğinde Frida, azmin ve mücadelenin sonunda nihayet ayağa kalkabilmişti. 17 Eylül’de günlüğüne düştüğü notta: “Hala hastayım ve neredeyse umutsuz durumdayım. Gayet sade bir insanım ve hak etmediğim bir acı çekiyorum. Çok gencim ve iyileşmem olası. Yalnız buna inanamıyorum, inanmam gerek değil mi?” yazan genç kız, ağrılarına rağmen ayağa kalkabilmiş olmasından dolayı mutluydu.

Hayata yeniden tutunduğunu hisseden Frida, resim yapmaya devam etti. Devrime olan bağlılığı, politikaya olan ilgisi sayesinde eğitim yıllarında da öğrenci gruplarına katıldığı Komünist Partisi’ne resmen katıldı.

Küba Komünist Partisi’nin kurucusu Julio Antonio Mella ile tanıştıktan sonra siyasi olayların içerisinde daha fazla yer almaya başlayan Frida, aynı zamanda bir fotoğraf sanatçısı olan Tina Modotti’yle de yakın arkadaş olmuştu. Birlikte sanatçıların davetlerine, politikacıların tartışmalarına katılmaya başladılar.

Ünlü Ressam Diego Rivera’ya Aşık Olarak Hayatında Bir Dönüm Noktası Daha Yaşadı!

Frida Kahlo ve Diego Rivera

Resim çizmeye de devam eden Frida Kahlo, o dönem yakın arkadaşı Tina Modotti sayesinde tanışmayı istediği ünlü ressam Meksikalı Michelangelo olarak anılan Diego Rivera ile tanıştı. Bu tanışma onun için hayatının en büyük ikinci kazasıydı. Zaten önceden beri onun çalışmalarını takip ediyor ve onunla tanışmayı çok istiyordu.

Adamın çalışmaları, duruşu ve tarzından etkilenen genç kadın, ünlü ressama âşık olmuştu. Üstelik Diego Rivera oldukça çapkın bir adamdı ve Frida’dan önce iki evlilik gerçekleştirmişti. Ancak Diego, kadınların ilgi odağındaydı; esprili, eğlenceli ve ünlüydü.

Frida ve Diego

Frida, başta annesinin olmak üzere yapılan bütün itirazlara rağmen Diego Rivera ile 1929 yılının ağustos ayında evlendi. Frida 22, Diego ise 43 yaşındaydı. Bir güvercin ile bir filin birlikteliğine benzetilen ilişkilerini yürütmek için çabalayan Frida, kendisinden 21 yaş büyük olan ve çapkınlığı ile bilinen Diego Rivera’ya olan aşkından vazgeçemiyordu. Ayrıca Diego ile evlendikten sonra giyim tarzını da tamamen değiştirdi. Erkek kıyafetlerini bırakarak, jüponlar, danteller giymeye ve ilgi çekmeye başladı. Yeni tarzıyla, özgün takıları ve saç modelleriyle Frida, her zaman ilgi çeken bir kadın olmuştur.

Âşık olarak evlendiği adam, Diego, evlilikleri boyunca onu başka kadınlarla aldattı ve bu durum Frida’nın ruhunda derin yaralar açtı. Onu en çok yaralayan ise Diego’nun, Frida’nın küçük kız kardeşi Cristina olan ilişkisiydi. Bütün bunlara rağmen ona olan aşkından dolayı Diego’yu bırakamayan genç kadın, yaşadığı acıya, Diego’nun onda çok sevdiği uzun saçlarını keserek tepki verdi.

Onu asıl öldürenin Diego olduğunu dile getiren ünlü ressam, Diego’dan hayatının kazası olarak bahsediyor. Hatta onunla olan birlikteliğini ise tam olarak şu sözlerle ifade ediyor: “Hayatımda iki büyük kaza geçirdim Diego. Tramvay ve sen. Sen en kötüsüsün.

Frida'nın Diego Aşkı

Diego ile olan tanışmasını hayatının en büyük ikinci kazası olarak niteleyen Frida’da, aşkla yaptıkları evlilik, derin izler bıraktı ancak onu sevmekten asla vazgeçmedi. Bugün ise, o acı dolu izlerin kelimelere dökülmüş halini okuyoruz hep birlikte. İnsanın içine en çok dokunan da budur herhalde. Sevmekten ne zaman vazgeçilirmiş, Frida, Diego için yazdığı bir mektupla anlatıyor:

"Seni sevmekten ne zaman vazgeçtim, biliyor musun? Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim. Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim. Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmeyeceğini anladığım zaman vazgeçtim.

Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim. Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim. Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim. Bencil olduğun için vazgeçtim. Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Bu yüzden ben de senden vazgeçtim."

Çiftin inişli çıkışlı evliliklerinde çocukları olmadı. Diego’nun bir bebeğini doğurmak istediğini yakın arkadaşlarına da dile getiren genç kadın, ilk kez hamile kaldığında fetüsün yanlış pozisyonda olduğu anlaşıldı ve Frida bebeğini aldırmak zorunda kaldı. Diego Rivera’yla birlikte Detroit’e gelen Frida taşındıktan 3 ay sonra yeniden hamile kaldı ancak çok geçmeden Henry Ford Hastanesi’nde düşük yaptı. Temmuzda düşük yaparak bebeğini kaybeden Frida’nın, eylülde de annesinin safra kesesi ameliyatı sırasında ölmesiyle Frida, hepten kahroldu. Bir yandan ağlıyor ve bir yandan da resimler yapmaya devam ediyordu.

1934’te Meksika’ya tekrar dönen çift, San Angel'da yeni bir eve taşındılar ve Frida, sağ ayağından tekrar ameliyat oldu. Üçüncü hamileliğini de sağlık nedenleri dolayısıyla sonlandırmak zorunda kaldı. Doğum kanalları tıkandığı için çocuk sahibi olması imkânsızlaşmıştı. Günlüğünde ve mektuplarında: “Bir tek senin çocuğunu doğurmak istedim. Ah Diego’m. Bu paramparça rahmimden nefret ettim bebeğimizi tutamayınca. Söküp atmak istedim rahmimi. Sana çocuk doğurmayı beceremeyen bir organı taşımak yük oldu bana.” yazarak çocuk sahibi olamamalarının onu ne kadar üzdüğünü dile getirmiştir ve kendini suçlamıştır.

Frida, her şeyin farkındaydı, yenilikçi olmaya çalışıyor, anlayış göstermek için çaba harcıyordu ancak Diego’nun sadakatsizlikleri, yaşadığı acılar, bebeklerinin kayıpları, kalbindeki derin aşk ve tutkunun verdiği yoğun hisler yüzünden Frida, daha fazla Diego ile evli kalmaya dayanamadı ve ikili ayrıldı. Ayrıca bu dönemde, kız kardeşi, “benim parçam” dediği Cristina ile saplantılı bir tutkuyla aşık olduğu Diego’nun ilişkisini de öğrendi ve bu ipleri koparak son nokta oldu. Diego ile ayrıldıktan sonra San Angel’deki evlerinden ayrıldı ve Amerikalı bir heykeltıraş ile tanışarak New York’a gitti.

Frida Kahlo Hakkında Bilinmeyenler

Bu ayrılık sürecinde genç kadın başka kişilerle beraberlik yaşadı, bu kişilerin içerisinde Nickolas Muray isimli ünlü fotoğrafçı da vardı hatta Frida’nın birbirinden güzel fotoğrafları onun kadrajından çıkmıştır ancak genç kadının esas aşkı her zaman Diego Rivera’ydı. Çift, ayrılıklarının üzerinden 1 yıl geçtikten sonra yeniden bir araya geldi.

Ancak bu birliktelik sanıldığı gibi olmadı. Onun cazibesine dayanamayan genç kadın, ne onunla, ne de onsuz yapabiliyordu. Yeniden beraber olmalarına rağmen Diego sadakatsizliklerine devam ediyordu. Bu durumun değişmemiş olması Frida’yı üzse de, artık o da evliyken başkaları ile görüşmeye başlamıştı. Yaşadığı evlilik dışı ilişkilerin çoğunluğu kadınlarlaydı.

Acılarını Tuvalleriyle Unutmak İstiyordu!

Frida Kahlo Hakkında Bilgiler

Bu dönemde kendisini tamamen sanatına veren genç kadın, yakın arkadaşı Andre Breton’ın desteğiyle New York’ta sergi açtı ve kısa sürede şöhreti yayılmaya başladı. Fransa ve Amerika’da da sergiler açarak acılarını yok etmeye çalışan ünlü ressam, tuvallerinin arasında kendisini unutmak istiyordu. Acılarından kaçarak tuvallere sığınıyordu. Sağlık sorunları ciddi derecede nüksetmeye başlamıştı.

Seneler 1943’ü gösterdiğinde, La Esemeralda isimli sanat okulunda öğrencilere sanat eğitmenliği adı altında eğitim vermeye başladı. 10 yıl boyunca ders veren Frida, sağlığı el vermediği için dersleri evinde veriyordu. O dönem eğitim verdiği öğrencileri Los Fridos (Frida Öğrencileri) olarak anıldı.

Frida Kahlo Kimdir? Frida Kahlo Biyografisi

Bu arada, Diego Rivera’nın partiden ihraç edilmesiyle kendisi de Komünist Partisi’nden ihraç edilmişti, ancak Frida, yeniden partiye katılmak için başvuruda bulundu ve kabul edildi ve bu onu çok sevindiren bir gelişme olmuştu. Çünkü her ne kadar resimler, aşk ve acılar onun hayatını oluşturuyor olsa da, içten içe en büyük tutkusu siyaset ve devrim idi.

Frida Kahlo Ölümü

Frida Kahlo Ölümü

Frida, 1944 yılında ilk kez çelik korse taktı. Doktoru ona özel bir beslenme diyeti hazırlamıştı ve ek olarak kan nakilleri de yapılıyordu. Seneler 1945’i gösterdiğinde, ilk kez sağ ayağı için tabanı doldurulmuş ortopedik ayakkabı yapıldı ve yeniden alçıdan yapılmış korse takmaya başladı. O dönem ameliyat olmak için New York’a gitti çünkü ağrıları dayanılacak gibi değildi. Ameliyatla birlikte, Frida’nın dört omurgası, kalça kemiğinden alınan bir parça ve 15 santimlik bir metal ile birbirine tutturulması gerekiyordu.

Vücudu morfine yanıt vermez hale gelen genç kadın, 1950 yılına kadar resim yapmaya sığındı. 1951 yılında tam yedi kez omurgasından ameliyat oldu, kemikleri kaynamıyor, sırtında yaralar açılıyordu. Genç kadın yılın çoğunu hastanede geçirmek zorunda kaldı. Frida, gördüğü tedaviden sonra tekerlekli sandalye ve koltuk değneği ile yaşamaya başladı. Bu onu daha da umutsuz bir hale getirdi. Ölümün yavaş yavaş onun yaşamına çöktüğünü hissediyordu.

O her zaman her engelde ayağa kalkan, toparlanmak için çeşitli nedenler yaratan Frida artık yoktu. Kendisini içkiye verdi. Hayatının bu karanlık dönemini içki ve haplarla geçiriyordu. Birkaç kez intihar girişiminde bulundu. Bazen eski Frida, tutkulu bir âşık olarak Diego’nun karşısına çıkıyor, bazense umutsuz bir kadın olarak Diego’nun kendisinden uzaklaşmasına neden oluyordu.

Frida’nın doktoru, bacağının kurtarılamayacak durumda olduğunu ve kesilmesi gerektiğini söyledi. Ameliyat sonrasında genç kadın şu sözleri söylemişti: “Bu oda…ben…ıssızlık. Neden yürümek için ayaklarım olsun ki, uçmak için kanatlarım var…” Hayattan hiçbir beklentisi kalmamış gibi yaşamaya devam ediyordu Frida ve ağrıları ona asla rahat vermiyordu. Kesilen bacağının yerine protez bacak yapıldı ancak protez bacak Frida’nın ağrılarını daha da artırıyordu.

1954 yılına geldiğindeyse yatağa mahkûm bir şekilde hayatını sürdürmeye devam etti. Tabii Frida sağlığı ile uğraşırken, Diego çapkınlıklar yapmaya, başka kadınlarla görüşmeye devam ediyordu. Her defasında ilk kez yaşıyormuş gibi acı çeken Frida, o dönemlerde günlüğüne umutsuzluktan başka bir şey yazamıyordu.

Henüz 47 yaşındayken, tarihler 13 Temmuz 1954’ü gösterirken, akciğer embolisi teşhisi ile hayata gözlerini yumdu ancak ölümü hala bir şüphe taşımaktadır.

Çocukluğundan bu yana birçok acı olay yaşamış genç kadının ilaç dozlarını fazla aldığı ve intihar ettiği yönünde söylentiler yayıldı fakat otopsi yapılıp ölüm nedeni incelenemediği için bu iddia asılsız kaldı. Frida Kahlo, acı dolu yaşamını bilerek sonlandırdı mı, yoksa ömrü gerçekten de orada bitmiş miydi bilinmez ancak, artık mücadele edecek gücünün kalmadığı da hiç şüphesiz ki aşikârdı.

Frida Kahlo Mavi Ev Müzesi

Frida’nın cansız bedeni yakıldı ve külleri, eşi Diego Rivera tarafından devlete bağışlanan ve Frida’nın tek mal varlığı olan, Kahlo’nun doğup büyüdüğü, renginden dolayı Mavi Ev olarak adlandırılan evde saklanmaktadır. Mavi Ev şu an müze olarak hizmet vermektedir. Ünlü ressam, ölmeden önce ömrünü yeteri kadar yatarak geçirdiğini ve daha fazla yatmak istemediğini söyleyerek cesedinin yakılmasını vasiyet etmiştir.

Ek olarak da Frida’nın hastanedeyken düzenli olarak tuttuğu günlüğün son sayfasında bir melek çizimi göze çarpar. Çizimin olduğu sayfada ise: “Espero alegre la salida… Y espero no volver jamás. (Gitmeyi dört gözle bekliyorum ve umarım asla geri dönmem.)” yazmaktadır.

Frida Kahlo'nun Ölümü

Frida Kahlo Eserleri

Frida Kahlo’nun eserleri, onun gerçek benliğini, düşüncelerini ve olduğu kişiyi yansıtan eserlerdi. Ünlü ressam 143 tane esere imza attı ve bunların 55’inde kendi otoportresini resmetti. Genç kadının ölmeden önce çalıştığı son eseri ise Yaşasın Hayat ismini verdiği natürmort tablosu oldu.

Frida’ya ayrıca neden tablolarında hep kendisini çizdiği sorulmuş ve Frida da şöyle cevap vermiş: “Bir defa seçme şansım yoktu ve zannedersem yapıtımda bu özne ben’i, sürekliliğinin temel nedeni budur. Bir an kendinizi benim yerime koyun. Tam kafanızın üzerinde kendi görüntünüz, özellikle de bedeniniz çoğu zaman çarşafların, yorganların altında olduğundan yüzünüz. Yani salt yüzünüz. Takılmamak elde değil, neredeyse çıldırtıcı bir şeydir bu. Ya bu takıntı sizi yutar, ya da siz onun karşısında dikilirsiniz. Ondan daha güçlü olmak, sizi yutmasını engellemek gerekir. Bu iş kuvvet ister, cesaret ister.”

Frida’nın eserleri öyle çok beğeniliyordu ki, onun resimlerdeki ustalığı, Pablo Picasso’ya bile “Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz” dedirtmiştir. Bilinen ve hikâyeleriyle insanın içine dokunan bazı eserlerini sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Frieda ve Diego Rivera, 1931

Frida Kahlo'nun Eserleri - 1

Frida Kahlo, bu resimde Diego ile olan evliliğinin inişli çıkışlı halini resmetti. Bir düğün portresi olarak adlandırdığı bu çalışmada, yukarıdaki notta ise: “Burada bizi görüyorsunuz, ben Frieda Kahlo, sevgili kocam Diego Rivera ile. Bu resimleri, arkadaşımız Bay Albert Bender için keyifli San Francisco California şehrinde çizdim ve 1931 yılının Nisan ayıydı.” yazıyor.

Frida yine: “Diego'nun karısı olmak dünyadaki en harika şey... Diğer kadınlarla oynamasına izin verdim. Diego kimsenin kocası değil ve asla olmayacak, ama harika bir yoldaş.” diyerek ondan vazgeçemeyişini, birbirlerine sıkı sıkıya tutunan ellerine dikkat çekiyor.

Portrait Of Cristina My Sister, 1928 (Kız Kardeşim Cristina’nın Portresi)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 2

Frida, bu tabloda kız kardeşi Cristina’yı resmetmiştir. Tabloda Diego Rivera’nın sevdiği tarzlar da dikkat çekmektedir. Frida, Diego’nun sadakatsizliklerinin içinde onu en çok yıkanın kız kardeşi Cristina ile ilişkisi olduğunu dile getirir. Hatta genç kadın bu olayı öğrendikten sonra, uzun saçlarını hiç düşünmeden kesmişti.

My Dress Hangs There, 1933 (Elbisem Orada Asılı)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 3

Evliliklerinde Amerika’da olan ve ünün tadını çıkaran Diego Rivera, Frida’nın Meksika’ya dönmek için yaptığı itirazları görmezden geliyordu. Amerikan kapitalizminin yüzeyselliğini resmederken Frida’nın yaşadığı çatışmayı konu alan resim, modern sanayi toplumunun simgelerini işaret eder.

Ancak Frida’ya göre bu modern toplum içten içe çürümektedir. Frida’nın düşüncelerinin aksine ise bu modernleşmeyi onaylayan kocası Diego Rivera ise bu uğurda bir duvar resmi üzerinde çalışmalar yapmaktaydı. Resimde yalnızca kendisine ait bir elbiseyi çizen Frida, sanki, elbisem Amerika’da ama ben orada değilim demek istiyor gibi.

Memory, the Heart, 1937 (Anılar, Kalbim)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 4

Frida’nın bu resmi, evliliğinde çektiği acıları simgelemektedir. Kocası Diego’nun onu aldattığını bilen ancak en çok kız kardeşi Cristina ile olan ilişkisini öğrenmesiyle yıkılan Frida, acısı yansıtmak için o dönem upuzun olan saçlarını kesmişti. Kalbi paramparça olan kadın, resimde kalbini kan içinde, ayaklarının altında bir şekilde resmetmektedir.

Fulang Chang ve I, 1937 (Fulang Chang ve Ben)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 5

Frida Kahlo bu resimde, evcil hayvan maymunlarından birisiyle kendisini resmetmiştir. Diego ile olan evliliğinde çocuk sahibi olamadığı için evcil hayvanlara sahip olduğu düşünülmektedir.

Bu tablosu, onun sürrealist bir görüşe sahip olduğunun düşünülmesine neden olmuştur ancak Frida bu iddiaları reddederek: “Sürrealist olduğumu düşündüler ama değildim, asla rüyalar çizmedim. Kendi gerçekliğimi çizdim." demiştir. Ayrıca bu portre, evcil hayvanları ile çizdiği ilk otoportresidir. Daha sonraki çalışmalarında papağan, köpek ve kedi gibi birçok evcil hayvan dostlarını resmetmiştir.

Frida ve Fulang Chang

Henry Ford Hospital, 1932 (Henry Ford Hastanesi)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 6

Bu resimde Frida, kendini Henry Ford Hastanesi'nde yatakta kanlar içindeyken tasvir etmiştir. Üç kez hamile kalan Frida, sağlık sorunları nedenleriyle bebeklerini kaybetmişti. Diego’nun bir bebeğini doğurmayı çok isteyen genç kadın, maalesef ki bu isteğine kavuşamadı ve bu onda derin bir acı bıraktı.

Tabloda kaybettiği bebeklerini tasvir eden genç kadının neden bir salyangoz resmettiğini merak ediyor olabilirsiniz. Salyangoz, operasyonun yavaşlığının simgesi olarak tabloda yer alıyor.

Self Portrait With Necklace, 1933 (Kolyeli Otoportre)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 7

Bu tabloda, Frida’nın, yaşadığı düşükten sonra biraz daha toparlandığı düşünülmektedir. Genç kadın, bu otoportreyi henüz Detroit’teyken yapmıştır ve kendisini ilk kez bıyıklı bir şekilde resmetmiştir.

Bir inanışa göre Meksika burjuvalarında kadının bıyıklı olması övünülecek bir durummuş çünkü bu, o kadınların gerçek bir İspanyol olduklarını gösterirmiş. Frida, bu tabloda daha özgüvenli ve cazibeli görünmektedir. Boynuna çizdiği kolye onun cazibesini daha da ön plana çıkarmış gibi görünüyor.

The Two Fridas, 1939 (İki Frida)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 8

Frida Kahlo, bu resmi Diego ile boşandıktan kısa bir süre sonra tamamlamıştır. İki farklı Frida’yı tasvir ettiği bu tablodakilerden birisi, bağımsız, modern giyinimli Frida, diğeri ise kalbi kırık, geleneksel giyinimli Frida.

Diego’dan ayrılmanın çaresizliğini ve yalnızlığını dile getiren genç kadın, bu tabloda hayali çocukluk arkadaşının anısından esinlendiğini ifade etmiştir. Tablodaki geleneksel giyinimli Frida’nın kalbinin içi bütünüyle ortadadır ve kalbi kan kaybetmektedir. Şöyle baktığınız zaman kalbinin damarlarından birisini Frida kendi eliyle kesmektedir. İç karışıklığını resmettiği bu tablo gerçekten de çok ilginç.

Self-Portrait with Thorn Necklace and Hummingbird, 1940 (Dikenli Kolye ve Sinekkuşlu Otoportre)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 9

Frida Kahlo, bu resimde yaşadıklarını anlatan birçok sembol, figür kullanmıştır. İri yeşil yaprakların önünde duran Frida, maymun tarafından boynunda tutulan dikenli bir kolyeyle çevrilidir ve dikenler boynunu kanatmaktadır. Ayrıca özgürlüğü, sevinci simgeleyen, rengârenk çiçeklerin üzerinde uçan sinekkuşu, bu resimde Frida’nın boynundaki düğüme asılı ve cansız bir şekilde duruyor. Sanki Frida Kahlo burada yaşadığı bütün acılara rağmen, yüzündeki ciddi, sabit ifadeyi korumaya çalışıyor gibi.

Without Hope, 1945 (Umutsuz)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 10

Bu tablo 1945 yılında Frida’nın doktorunun reçetesi ile beslenmek zorunda kaldığı zamanda ne kadar zorlandığını anlatmaktadır.

Geçirdiği sayısız ameliyat ve ağrılardan dolayı iştahsız kalan Frida, doktorunun iki saatte bir püre tarzı bir yemek diyetiyle beslenmesini istemesi üzerine, bu zorunlu diyetle neler yaşadığını tasvir etmiştir. Kuru kafa ve hayvanlarla resmettiği yemek, Frida’nın kendi durumunu umutsuz olarak gördüğünü anlatıyor adeta.

The Wounded Deer, 1946 (Yaralı Geyik)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 11

Frida Kahlo, bu resimde kendisini genç bir geyik olarak resmetmiştir. Geyik ölü ağaçlar ve kırılmış dalların ortasında yer almaktadır. Bu durumun Frida’nın korkularını ve umutsuzluğunu tasvir ettiği düşünülmektedir. Genç kadın bu tabloyu acılarını dindirmesini umduğu ameliyatı olduktan sonra yapmıştır. Ameliyat beklenildiği gibi onu iyileştirmemiş, sağlığı daha da kötüleşmiş, bu durumun yarattığı hayal kırıklığı da Frida’nın bu tablosuna yansımıştır.

Frida, ayrıca bu tabloyu Lina ve Arcady Boitler’e düğün hediyesi olarak verdi ve altına da şu notu ekledi: “Size portremi bırakıyorum böylelikle sizden uzakta olduğum bütün günler ve bütün gecelerde varlığımı hissedebilirsiniz.

Tree of Hope, Remain Strong, 1946 (Umut Ağacı, Güçlü Kal)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 12

Frida, Amerika Birleşik Devletleri'nden Meksika'ya döndükten sonra sağlık sorunlarının daha da artığını fark etti. Omurgası daha önce kırılan genç kadın gençliğinde yaşadığı kazanın ağrılarını hala çekmekteydi. Ameliyattan sonra 8 ay boyunca çelik korse giymesine rağmen omurgasındaki ağrılar iyileşmek yerine daha da arttı. Bu süreçte iştahını kaybeden Frida, resim yapmaya devam etti.

Bu portrede Frida'nın iki imajını bir araya getiren genç kadın, birinde ameliyat kesiği ve kanlar içinde sedyede yatan trajedi kurbanı Frida’yı, diğerinde ise kahramanca hayatta kalmaya çalışan Frida’yı resmetmektedir.

Self Portrait with Loose Hair, 1947 (Gevşek Saçlı Portre)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 13

1946 yılında sağlığı kötüleşen Frida, ameliyat olmak için New York’a gitti. Sonun başlangıcı olarak nitelendirdiği bu operasyon beklenildiği gibi bir iyileşme sağlamadı. Durumu giderek kötüleşen genç kadın, portrede şu sözleri yazmış: "Burada, aynadaki yansımamla kendimi çizdim, Frida Kahlo. 1947 yılının temmuz ayında, 37 yaşındayım. Doğduğum yerdeyim. Coyoacan, Meksika.”

Frida doğum tarihini değiştirdiği için aslında bu portreyi resmettiği zaman 40 yaşındaydı. Bu resimde uzun saçlı halini resmeden Frida’nın, uzun saçlarına takıntılı olan Diego’yu tatmin etmek istediği için resmettiği düşünülmektedir.

Self Portrait, 1948 (Kendi Portresi)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 14

Acılar içerisinde kıvranan Frida, bu otoportresinde Diego Rivera’nın sevdiği geleneksel Tehuana kostümünü giymektedir ancak kostüm sanki onu kapana kıstırmış gibi görünür. Genç kadın aynı zamanda tablolar ile masraflarını karşılamaktaydı, bu tabloyu sattığı diş hekimi doktoruna bir mektup yazmış ve ağrıları olduğu için boyamakta geciktiğini dile getirmiş.

Ayrıca mektupta şu cümleleri de söylemiş: "Bütün bu ruh hali doğal olarak otoportreme yansıyor. Belki hiç hoşlanmayacaksınız. Seviyorum, çünkü bu duygularımın tam ifadesi."

The Love Embrace of the Universe, the Earth, Myself, Diego and Senor Xolotl, 1949 (Evrenin Sevgi Kucaklaması, Dünya, Ben, Diego ve Köpeği Xolotl)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 15

Frida, zaman geçtikçe çok sevdiği Diego Rivera’nın anne rolünü üstlenmişti. Onun üzerine titriyor, onu tıpkı bir anne gibi koruyor, kolluyor ve seviyordu. Diego şımartılmayı severdi. Bütün acılarına rağmen eşine sahip olmaktan dolayı memnun olan Frida, tabloda Rivera’yı kucağında tutuyor ve gözlerinde de yaşlar var.

Yaşadığı bütün acıları, her tablosunda olduğu gibi resmeden genç kadın, bu tablosunda da yine derin anlamlara yer vermiş gibi. Birçok sanat eleştirmeni bu tablonun, birbiri içerisine geçmiş katmanlardan ibaret olduğunu, Frida’nın annelik, aşk, kadınlık ve Diego’dan oluşan hayatını resmettiği görüşünü savunmaktadır.

Diego and I, 1949 (Diego ve Ben)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 16

Bu tabloda Frida, Diego’nun, onu yakın arkadaşı, aynı zamanda ünlü bir yıldız olan Maria Felix ile aldattıktan sonra hissettiği derin ızdırabı yansıtmaktadır. Alnının ortasındaki Diego’nun resmi, Frida’nın kendi boynuna dolanan ve onu boğarmış gibi görünen gevşek saçları, genç kadının gözyaşları, onun ne kadar etkilendiğini ve Diego’nun sadakatsizliğinden ötürü artık ne kadar yorulduğunu anlatıyor gibi.

Viva la Vida, 1954 (Yaşasın Hayat)

Frida Kahlo'nun Eserleri - 17

Viva la Vida, Frida Kahlo’nun yaptığı son tablodur. Bazıları tablonun 1952 yılında Frida tarafından yapıldığını, başlandığını söylemektedir ancak kesin olarak tablonun 1954 yılında bittiğini dile getirmek mümkündür. Çünkü Frida, ölümünden 8 gün önce, karpuzlardan birisinin üzerine, “Yaşasın Yaşam” ya da “Yaşasın Hayat” anlamına gelen Viva la vida yazmış, tarihi not düşmüş ve de ismini eklemiştir. Yaşasın Hayat derken, acı dolu yaşamına ironik bir gönderme mi yapmak istedi bilinmez ancak onun renklerini taşıyan bu son tablo, Frida Kahlo’nun yine ‘kendi gerçekliğini’ resmettiği bir çalışma hiç şüphesiz.

Frida Kahlo’nun Diego Rivera’ya Yazdığı Mektuplar

Frida şüphesiz ki, Diego’nun bütün sadakatsizliklerine rağmen onu gerçekten çok sevdi. Belki de saplantılı bir aşktı onunkisi ya da gerçek saf bir aşktı bilemeyiz ancak yaşadığı bu aşk, onu kırıklarla dolu bir kalple yaşamaya mahkûm etti. Frida bunu bile isteye yaptı kendisine aslında. Frida’nın ailesinin de nitelediği gibi, bir güvercin olan Frida ile, bir fil olan Diego’nun aşkıydı onlarınki.

Bütün her şeye rağmen asla Frida’nın istediği gibi olmadı. Diego’nun asla bir kadının kocası olamayacağını söylemesine rağmen ona olan aşkını içinden söküp atamadı. Frida, onu defalarca kez aldatan adama duyduğu aşkı mektuplara da dökmüştü. Frida’nın Diego Rivera’ya yazdığı o mektuplardan bazılarını sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Frida Kahlo'nun Mektupları - 1

Diego,

Gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum. Kendimi tuzağa düşmüş hissetmek, hiç kan korkusu olmadan, zamanın ve büyünün dışında, senin kendi korkunun ve büyük ıstırabının içinde ve kalbinin atışında. Tüm bu deliliği senden isteseydim, biliyorum sessizliğinde sadece karmaşa olurdu. Bu saçmalıkta senden şiddet istiyorum ve sen, sen bana incelik veriyorsun, ışığını ve sıcaklığını. Seni resmetmek isterim, ama bu şaşkınlığım içerisinde, hiç renk yok çünkü çok renk var, büyük aşkımın somut hali. F.

Frida Kahlo'nun Mektupları - 2

Diego,

Hiçbir şey ellerinle kıyaslanamaz, hiçbir şey gözlerinin altın-yeşili gibi değil. Vücudum günlerdir seninle dolu. Sen gecenin aynasısın. Şiddetli bir şimşek çakışı. Toprağın nemi. Koltuk altlarının oyuğu benim sığınağım. Parmaklarım kanına değiyor. Tüm sevincim çiçek-çeşmenden fışkıran hayatı hissetmek ve sana ait tüm sinir yollarımı bununla doldurmak.

Frida Kahlo'nun Mektupları - 3

Okzokrom & Kromofor. Diego. Rengi giyen kadın. Rengi gören adam. 1922 yılından beri.

Hep ve daima. Şimdi 1944’te. Yaşanan tüm saatlerden sonra. Vektörler asıl yönlerinde devam ediyor. Hiçbir şey onları durdurmuyor. Canlı histen başka bir bilgileri yok. Tek istedikleri bir yerde buluşana kadar devam etmek. Yavaşça. Büyük bir huzursuzlukla, ama “altın parçanın” her şeye kılavuzluk ettiğine dair güvenle. Hücresel bir diziliş var. Hareket var. Işık var. Tüm merkezler aynı. Budalalık diye bir şey yok. Her zaman olduğumuz ve olacağımız gibiyiz. Aptal kadere bel bağlamıyorum.

Frida Kahlo'nun Mektupları - 4

Diego’m,

Gecenin aynası. Gözlerin tenimde yeşil kılıçlar. Ellerimizin arasında dalgalar. Tamamın seslerle dolu bir boşlukta - gölgede ve ışıkta. Sana rengi yakalayan OKZOKROM dediler. Bana KROMOFOR - renk veren. Sen sayıların tüm kombinasyonlarısın. Hayat. Dileğim çizgileri, şekilleri, tonları, hareketi anlamak. Sen gerçekleştiriyorsun ve ben alıyorum. Sözün boşlukta seyahat edip benim yıldızlarım olan hücrelerime ulaşıyor, sonra senin hücrelerine gidiyor ki onlar da benim ışığım.

Frida Kahlo Sözleri

Frida Kahlo Sözleri

Frida, doğduğu andan itibaren, sağlığı el verdiği müddetçe aşkın, devrime olan bağlılığının izinden gitti. Acının, vücudunda ikinci bir benlik gibi gezdiği bütün o yaşam boyunca, hayat, ona derin bir bilgelik ve anlam verdi.

Bugün her yerde karşımıza çıkan onun birbirinden anlamlı sözleri, Frida’nın acı dolu hayatında tecrübe ettiği her şeydi aslında. Frida Kahlo sözlerini merak ediyorsanız, hemen sizlerle, bu eşsiz kadına ait cümleleri paylaşıyor olacağım.

  • Tek bir şey için ağlanmaz, birikmiştir.
  • Ben haklı olmak istemiyorum. Kimse benden özür de dilemesin. Beni sadece rahat bırakın. Ben sizin ne istediğini bilmeyen yanınızla savaşamam.
  • Kendi portremi resmediyorum çünkü çoğunlukla yalnızım, çünkü en iyi tanıdığım insanım.
  • Başıma gelen en iyi şey, acı çekmeye alışmaya başlamam.
  • Nasıl olsa umutsuz olacaksam, hiç olmazsa üretken olmalıyım. En azından sağ ve katıksız öz yıpranmadan, bu kadarını kurtarmış olurum.
  • Hep kendimi dünyanın en garip insanı olarak düşünürdüm. Fakat sonra dünyada ne kadar çok insan olduğunu düşünmeye başladım. Bu kadar çok insan arasında elbet benim gibi biri olmalıydı, kendini benzer yönlerden tuhaf ve kusurlu hisseden. Sonra onu hayal etmeye başladım. Bir yerlerde oturmuş onun da beni düşünüyor olduğunu hayal ettim. Yani eğer bir yerlerdeysen ve bunu okuyorsan ve bunu biliyorsan, evet, bu doğru ben buradayım ve en az senin kadar garibim.
  • Bu bitmek bilmez bir can çekişmeden ibaret olan yaşamımla ilgili olarak şunları söyleyebilirim: Ben uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibiydim.
  • İçimde kırk kadın, kırkı da yabancı. Kırkı da öteki…
  • Ahlak ve namus deyince sadece kadından konuşmaya başlayan herkes, ahlaksız ve namussuzdur.
  • Kendime sözümdür; Bir daha içime sinmeyen ve değersiz hissettirildiğim hiç bir yerde durmayacağım. Ne kadar kötülük görürsem göreyim, içinden tertemiz çıkıp, iyiliği, sevgiyi ve inceliği savunacağım. Bir daha yüzüme kapanan hiçbir kapının arasına elimi koymayacağım.
  • Aşk mıydı? Bilmiyorum. Eğer aşk her şeyi kapsıyorsa, çelişkileri ve taşkınlıkları, aşırılıkları ve söylenemeyenleri, evet, o zaman buna aşk diyebiliriz. Ama aksi takdirde, hayır, aşk değildi bu.
  • Kaç yaşına gelirsem geleyim kalbime dokunan sözlere, saçımın okşanmasına, güzel bir bakışa yenik düşeceğim.
  • Yüz kere yere düşmüş olayım; başkalarına çelme takan biri olmayacağım. Ben kazanan değil, insan olmak istiyorum.
  • Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri, acı çeken bir yüreğim var.
  • Her kadın saçma sapan bir adam sevmeden olgunlaşmaz muhakkak en güzel duygularını en ruhsuz adamlar öldürür.
  • Senin çirkin olduğunu söyleyen annemden nefret ettim. Sana benim gibi bakamayan herkesten. Senin güzelliğini görememelerini anlayamadım hiç.
  • Anlamıyorsun. Affetmek mesele değil, sen ne yapsan ben affederim zaten. Ama benden söküp kopardığın şeyi yerine geri koyamam.
  • Acılar geçicidir. Ama her sevinç, en derin sonsuzluğa uzanır. Sessizlik bir kadının en sesli ağlamasıdır. Eğer bir kadın seni görmezden gelmeye başladıysa, onu çok fazla incittiğinden emin olabilirsin.
  • Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım.
  • İlk aşk, kedi gibi sessizce yanaştı. Onun gelişini ne gördüm, ne de duydum.
  • Aptal bir kadın olmadım ama aptal bir kadını oynamışlığım çoktur.
  • Rüyaları ya da kâbusları asla resmetmedim. Resmettiklerim benim kendi gerçeklerimdi.
  • Bedenim birkaç sokağın ya da adi bir coğrafyanın bizi ayırdığını anlayamıyor. Bedenim, gecenin ortasında senin gölgeni görememekten dolayı acıdan çıldırıyor.
  • Bedenim beni bırakacak. Oysa ben hep o bedenin kurbanı olmuşumdur; biraz asi de olsa bir kurban işte. Biliyorum aslında birbirimizi yok edeceğiz, böylece mücadele sonunda ortaya hiç bir galip çıkmayacak. Düşüncenin sırf hasar görmemiş olmasından ötürü, tenden oluşan öteki maddeden kopabileceğini düşünmek ne hoş bir yanılsama.
  • Sevdim, sevdim, görmeden, tanımadan, anlamadan çok önce sevdim seni. Ama bu yetmedi. Bir şeyler eksik kaldı, bir parçan eksik kaldı.
  • Bir dahi, beyaz atlı prensten daha iyidir.
  • Gelmemenin nedeni, beni artık hiç sevmemen, değil mi?
  • Yaşam, en beklenmedik anda şaşırtıcı, güzel sürprizler hazırlar insana.
  • Ölümden korkmuyorum fakat yaşamak istiyorum. Ama acıya gelince, hayır, acıya dayanamıyorum.
  • Bir gün gittiğimde, geride hiçbir izim kalmasını istemeyecek kadar kırgın ayrılacağım dünyadan.
  • Senin burada olmamandan dolayı ölüyor ve beni öldürüyor gecelerim. Gecelerim sürekli seni arıyor.
  • Tanrı önünde hepimiz eşitiz.
  • Çok uzağa giden, bir daha asla geri dönmeme riskini göze alır, bunu hiç unutma.
  • Bana yalan söylemene üzülmedim. Bir daha sana asla güvenemeyeceğime üzüldüm.
  • İnsan acılarında yalnızdır.
  • Ölmesinler diye çiçeklerin resmini yapıyorum.
  • Bu farklı bir şey. Aşığım ve başka türlü davranamam.
  • Sakinliğimi çalanlar, beni deli olmakla suçluyor.
  • Uğraşarak düzeltemediğinden, vazgeçerek kurtulursun.
  • Kendinize sihirmişsiniz gibi bakacak olan bir âşık seçiniz.
  • Kadınlar yavaş yavaş unutur. Önce yaradan başlar. Sonra yarayı açandan.
  • Büyüyünce, insanın kendini nasıl yalnız hissettiğini göreceksin.
  • Zaman geçtikçe azalmasını beklediğim duygular, bedenimi daha çok ele geçiriyor.
  • Yüreğindeki kaygı insanı çökertir fakat iyi söz yüreğini sevindirir.
  • Güzellik ve çirkinlik bir seraptır. Eninde sonunda herkes içinizi görür.
  • Asıl önemli olan da atılımımızın yaşamsal olmasıydı. Saftık, henüz kirlenmemiştik.
  • Senin sevmediklerini de sevdim ben Diego. Neden sevmediğini anlamak için sevdim. Sana olan öfkemi dindirmek için belki. Ama öfkem dinmedi Diego.
  • Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın ve anladığın halde canımı yaktın Diego, acı çeken bir yüreğim var. Seni sevmeye başladığım ilk günden beri, acı çeken bir yürek. Acı çeken yüreği var ise bir bedenin, daha hızlı çürüyor o beden.
  • Seni sevmeye başlayalı çok zaman geçti. Küçük, asi bir genç kızdım seni sevmeye başladığımda. Ama şimdi, bedeni çürümeye başlayan yaşlı bir kadınım. Bütün bedenler çürüyor aslında Diego'm. Eskiyor bütün bedenler.
  • Bir erkek vazgeçmek istiyorsa tek bir neden yeterlidir. Ama biz kadınlar sevgimiz için mücadele ederiz.
  • Belki zor bir kadınım, ama içimde hayal edemeyeceğin kadar büyük bir kalp var.
  • İnsanın ifade edemediği şeyin gücü; patlayıcı, hasar verici, kendi kendini yıkıcı bir güçtür. İfade etmek, kurtulmanın başlangıcıdır.
  • Ben kadınım. Ve senin istediğin gibi değil kendi istediğim gibi bir kadınım.
  • Sürdürdüğümüz yaşam zordu: Yaşam, aşk, dostluk, siyaset, hepsi sürekli birbirine karışıyordu.
  • Artık seni yaralı bir giz gibi içimde taşıyorum.
  • Rastlantı mı? Yoksa yazgı mı? Böyle bir sancının yanıtı yoktur.
  • Beni terk ettiğin şu anda, seni her zamankinden çok seviyorum.
  • Bedenim bitkin. Ve bundan kaçmam mümkün değil. Tıpkı hayvanlar gibi kendi ölümümün gelip de yaşamımın ta içine yerleşmeye başladığını duyumsuyorum; bu öylesine güçlü bir duygu ki, tüm mücadele olanağımı yok ediyor.
  • Aşk, yüreğinden vuruyordu delileri de bilgeler kadar.
  • Ağrıyan en belli yerim… Yüreğim olabilir. Yürek hüzün dolu… Belki beden de.
  • Kötüyüm, gitgide daha da kötü olacağım ama yavaş yavaş yalnız kalmaya alışıyorum, bu bile bir şeydir. Bir avantaj, bir zaferdir.

Frida Kahlo Kısa Kısa

  • Mexico City'nin bir banliyösü olan Coyoacan'da Meksikalı Matilde Calderon de Kahlo ve Alman Wilhelm Kahlo'nun üçüncü kızı olarak dünyaya geldi.
  • 6 yaşındayken çocuk felci hastalığı geçirdi ve sağ bacağı, sol bacağına göre daha ince ve zayıf kaldı.
  • Babası erkek çocuk istemişti ancak olmadı. Bu yüzden Frida babasını mutlu etmek için zaman zaman erkek kıyafetleri giyiyor, bıyıkları ve kaşlarını almıyordu.
  • Tıp okumak ve doktor olmak istiyordu. Genellikle erkeklerin kabul edildiği okula, ilk 35 kızın içerisinde girdi ve başarılı bir öğrenci oldu.
  • Komünist Partisi grup öğrencilerine katıldı ve birçok sorumluluk üstlendi.
  • 18 yaşına geldiğinde sevgilisi Alejandro Gomes Arias ile beraber bir kaza geçirdi. Bulundukları otobüs bir tramvay ile çarpıştı. Kazada omurgası başta olmak üzere vücudunda sayısız kırıklarla ağır hasar aldı ve 2 yıl boyunca yatağa bağlı hale geldi.
  • Ailesi onu resim yapması için teşvik etti. Hasta yatağında tavandaki aynaya bakarak kendi portresini çizen genç kadının ilk çalışması "Kadife Elbiseli Otoportre"dir.
  • İlk çalışmasını onu terk eden ilk aşkı, Alejandro’ya hediye etti, tekrar bir araya geldiler ancak Alejandro’nun ailesi bu birlikteliği onaylamadığı için ayrıldılar. Alejandro, tabloyu tekrar Frida’ya gönderdi.
  • 1927 yılında nihayet yatağa bağlı hale gelmekten kurtuldu ve ayağa kalkabildi.
  • Öğrenci gruplarında yer aldığı Komünist Partisi’ne resmen başvurdu ve kabul edildi.
  • Yakın arkadaşı Tina Modotti sayesinde tanışmayı istediği ünlü ressam Meksikalı Michelangelo olarak anılan Diego Rivera ile tanıştı.
  • Frida 21, Diego 43 yaşındayken onlara yapılan bütün itirazlara rağmen evlendiler.
  • İlk hamileliğini sağlık nedenlerinden dolayı sonlandırmak zorunda kalan Frida, iki ve üçüncü hamileliğinde düşük yaşadı. Doğum kanalları tıkanmıştı ve bebek sahibi olması imkânsızdı. Bu durum onu çok üzdü.
  • Diego onu aldatıyor ve Frida bu duruma çok üzülüyordu ancak onu en çok yaralayan, kız kardeşi Cristina ile Diego’nun ilişkisi oldu. Frida bu ilişkiyi öğrendikten sonra saçlarını kesti ve Diego’dan ayrıldı.
  • New York, Fransa, Amerika gibi yerlerde sergiler açtı ve eserleri çok beğenildi.
  • Ayrılıklarının üzerinden bir sene geçtikten sonra Diego ile Frida yeniden bir araya geldiler ve evlendiler.
  • 10 yıl boyunca La Esemeralda isimli özel bir sanat okulunda eğitmenlik yaptı. Sağlık sorunları nedeniyle bir dönem dersleri kendi evinde verdi.
  • 1944 yılında korse takmaya ve özel beslenme diyeti uygulamaya başladı. Geçirdiği ağır ameliyat o dönem iştahını epey bir kesmişti.
  • 1945 yılında ağrılar içindeki sağ ayağı için tabanı doldurulmuş ortopedik bir ayakkabı kullanmaya başladı.
  • 1951 yılında yedi kez omurgasından ameliyat oldu, ancak kemikleri kaynamıyor, sırtı korsenin altında sürekli yara bere içerisinde kalıyordu. O yıl, yılın çoğunu hastanede geçirdi. Daha sonra tekerlekli sandalyeyle ve koltuk değneği ile yaşamaya başladı.
  • Yaşamaya dair olumlu, umutlu bir yanı yoktu. Hayattan beklentisini kesmiş bir şekilde yaşıyordu. Ağrılarından dolayı kendisini içkiye ve haplara adamıştı.
  • 1954 yılında sağ bacağı kesildi ve protez bacak yapıldı ancak protez bacak ağrılarını artırmaktan başka bir işe yaramıyordu.
  • 13 Temmuz 1954’te akciğer embolisi sebebiyle hayatını kaybetti ancak ölümü yakın çevresinde şüphe uyandırmıştı. Daha önce birkaç kez intihar girişiminde bulunan Frida’nın, alması gereken ilaç dozunu fazla aldığı ve intihar ettiği düşünülmekteydi. Fakat otopsisi yapılamadı ve böylelikle bu iddia asılsız bir iddia olarak kaldı.
  • Vasiyeti üzerine cansız bedeni yakıldı. Tek mal varlığı doğup büyüdüğü Mavi Ev, Diego Rivera tarafından devlete bağışlandı, günümüzde ise Frida Kahlo Müzesi olarak kullanılmaktadır. Frida’nın eşyaları ve yakılan bedeninin külleri Mavi Ev’de bulunmaktadır.
  • Ünlü ressamın son tablosu Yaşasın Hayat isimli natürmort tablosu oldu. İlk tablosu ise Kadife Elbiseli Otoportre tablosuydu.
  • Frida aynı zamanda günlük de tutuyordu ve günlüğünde yaşadığı birçok acıyı aktardığı söylenmektedir.
  • Pablo Picasso, Frida Kahlo için: “Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz” demiştir.
  • Frida’nın aynı zamanda biseksüel olduğu söylenir. Erkeklerle olduğu kadar, kadınlarla da ilişkileri olmuştur.

Son olarak…

Hayatta ne yaşarsa yaşasın, karşılaştığı bütün zorluklarla baş etmeye çalışan ve yorulmasına rağmen asla pes etmeyen Frida Kahlo gibi, bütün olumsuzluklara rağmen ısrarla devam edebilmenizi ümit ediyorum. Frida, bugün yaşamıyla, sabrıyla ve belki de pişmanlıklarıyla birçok insana örnek olabilecek bir kadındı. Onun tablolarına bakarken kalbindeki, aklındaki karmaşayı net haliyle göremesek de, onu onun kadar anlayamasak da, bu acı dolu yaşama saygı duyuyoruz.

Frida Kahlo’nun hayatı ve Frida Kahlo’nun eserleri başlıklarının altında hüzünlü bir hikâye yatıyor bu bir gerçek ancak bu gerçeğe rağmen Frida Kahlo’nun sözlerinde görüyoruz ki, mücadele etmek, yaşam boyunca olması gereken bir şey, bunu aklımızda bulundurmamız gerekiyor. Aşkın kadını olmak, her şeye rağmen saf tutkusundan ödün vermemek belki de herkesin yapabileceği bir şey değildir, Frida ise buna çok iyi bir örnek.

Diego ile neler yaşayacağını bilse yine de onunla evlenir miydi diye düşündüğümde, evet evlenirdi cevabını veriyorum çünkü o böyle bir kadın. Kendisinin de söylediği gibi, acıları onun resimlerini besliyordu ve hayatındaki fiziksel acının yanında yaşadığı en büyük acı ise Diego’ya âşık olmaktı hiç şüphesiz.

Eğer, bu ünlü ressamın hayatının bir filmi var mı diye merak ediyorsanız da, Frida Kahlo’nun hayatının elbette ki beyaz perdeye de aktarıldığını söyleyelim. Çeşitli belgeseller, tiyatrolarla onun hayatının her dönemi belki birçok kez izleyiciye aktarıldı. Hayatı filme de alındı. İki dalda Oscar kazanılan bu “Frida” filminde, Frida Kahlo’yu Salma Hayek canlandırdı. Filmi izlemenizi tavsiye ediyoruz.


Frida Kahlo kimdir? Hayatı, eserleri ve sözleri hakkında derlediğimiz yazının sonuna geldik. Umarız ki keyif almışsınızdır. Ekip olarak sizler için gerçekten emek vererek, Frida’nın hayatını sizlere aktarmak için bu yazıyı hazırladık. Bu noktaya kadar geldiyseniz, hüznünüze ortak olduğumuzu belirtmek isteriz. Böyle bir yaşam karşısında hüzünlenmemek mümkün değil zira…

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu