Tavsiyeler

Tavsiye Kitap - Deccal Tabakta - Kemal Özer (Mutlaka Okumalısınız!)

Kemal Özer Deccal Tabakta Konusu

Yıllar önce lise zamanlarında okuduğum, oldukça bilgilendirici bir kitaptan bahsetmek istiyorum sizlere. Kemal Özer'in yazmış olduğu ve aydınlatıcı bilgilerle dolu olan Deccal Tabakta, tam da ismine yakışır bir kitap. Deccal Tabakta konusu nedir? Neden okunmalı? Kemal Özer’in Deccal Tabakta kitabı hakkında konuşuyor olacağız bu yazımda. Mutlaka okumanız gerekiyor diyerek hemen başlamak istiyorum.

Kemal Özer - Deccal Tabakta Konusu Nedir?

Deccal Tabakta kitabında; doğal, hormonsuz gıdalar üzerinde oynanan kirli oyunları, büyük trollerin birbiriyle yarışır gibi çeşitli genetiklerle oynayıp, soframızda ne yediğimizden emin olamadığımız ürünleri ortaya koyduğunu, bildiğimiz basit bir domatesin bile, insan geni ile kirletildiğini uzun uzadıya anlatan Kemal Özer, bizleri bu konuda dikkatli, bilinçli bir tüketici olmak konusunda uyarıyor. Bugün marketlerde çeşitli gıdalara denk geliyoruz.

Birkaç dakika içinde hazır olan soslar, yemekler, daha güzel, daha iyi gösteren bakım ürünleri, her gün başka bir bitkinin cezbedici özelliği kullanılarak üretilmiş şampuanlar... Hepsi insanların tüketimine sunulmuş, kıyasıya bir rekabet pazarı gibi görünüyor. Hepsi işlerimizi kolaylaştırıyor, günümüzü kurtarıyor ya da bizi daha güzel, daha iyi yapıyor, değil mi?

Kemal Özer Deccal Tabakta Kitap Alıntıları

Büyüklerimiz önceden yaz mevsimindeki sebzelerin kış mevsiminde bulunmadığını söylerdi, şimdi ise her mevsim neredeyse istediğimiz her sebzeyi bulabiliyoruz. Maliyeti fazla oluyor ancak bu yine de bizi onları satın almaktan geri koymuyor, çünkü ihtiyacımız var. Asıl nokta da bu aslında: ihtiyaç duyuyoruz. Bu bağlamda her gün yeni bir ürün piyasaya sunuluyor ve insanlar bu ürünlere birden bire ihtiyaç duymaya başlıyor. Daha önce böyle bir ürüne ihtiyaç duyduğunu kimse hatırlamıyor üstelik.

Özellikle yiyecek sektöründe, her gün yepyeni üretilmiş yiyeceklere denk geliyoruz. Tencerelerimizde genetiğiyle oynanmış tohumları pişiriyoruz. Sağlıklı mı, faydalı mı, ne kadar iyi biliyoruz? İşte Kemal Özer, Deccal Tabakta kitabında uzun uzadıya bu konulara değiniyor.

Kemal Özer'in Deccal Tabakta kitabında, organik, bütün tohumlarımızla oynayarak, geleceği kontrol altına almak, silah olarak da, insanların geçim kaynağı olan tarımı ortadan kaldırmak gibi bütün kirli olayların perde arkasını okurken, ben hiçbir şey bilmiyormuşum diye düşünebilirsiniz.

Kullandığımız saç bakım ürünlerinden, soframıza gelen GDO’lu ürünlere kadar, hayatımızı çepeçevre saran bütün o bildiğiniz ünlü markaların iç yüzünü okumak sizi epey bir şaşırtacak. Organik tarım yaygınlaşmaz ise, hibrit tohumların varlığı her alanı kaplayacak. Kurtuluş olarak sunulan birçok GDO'lu ürün, günün birinde sağlığımızı tehdit eden en büyük unsur olacak. Bilgilenmek adına okuyabileceğiniz bir kitap Deccal Tabakta. Kaçırmayın derim. Sonrasında hayatınızda değişikliklere gidecek misiniz? merak ediyorum.

Kemal Özer - Deccal Tabakta Kitabından Alıntılar

  • Günümüz çağdaş medeniyetinin yapmaya çalıştığı şey, insanı 'organizma'dan 'mekanizma'ya dönüştürmektir. İnsanı yani kendini mekanizmaya dönüştüren bir medeniyetten zaten bitki ve hayvanlara merhamet etmesi beklenemezdi.
  • Hastalıklar artıyor, sevdiklerimiz hastalanıyor, bedenimiz çürüyor. Peki, ama neden bir türlü alışkanlıklarımızı değiştirmeyi düşünemiyoruz? Sakın bütün bu hastalıklara gıda zannederek her gün yiyip içtiğimiz 'şey'ler neden oluyor olmasın?
  • Adına kısaca GDO denilen müdahale sistemi; bitki, hayvan ve insanın genlerinin bir kısmı çıkarılıp, yerine başka türlerden aktarılan genlerle patent altına alınan yaşamın, dünyayı yöneten birkaç ailenin mülkiyetine geçirilmesinden ibarettir.
  • Topraktan yaratılmış olması nedeniyle, toprakla insan ara­sındaki benzerlikler tabii bir haldir. Bu nedenle kadının topra­ğa erkeğin ise tohuma benzemesi gayet doğaldır. Bu doğallık kadar, bozulma ilişkisinde de büyük bir benzerlik görüyoruz.
  • Artık işgaller toprak üzerinden değil, mide ve zihinler üzerinden yapılıyor.
  • Bilim ve teknoloji her geçen gün ilerlerken, insanoğlunun da buna orantılı olarak daha az hasta olması gerekmez mi? Ancak bu işte bir terslik var, hastalıklar gün geçtikçe artıyor.
  • Kapitalizm bize sadece mal ve hizmet sunmuyor. Sunduğu mal ve hizmetlerin yanında 'korku pazarlaması' da yapıyor. Bu korku ticareti sayesinde 'güvenlik' adı altında yepyeni endüstriler meydana getiriliyor.
  • İnsan, keşfe çıktığı uzaya bıraktığı aletlerle, henüz kendine bir yaşam alanı yapmayı becerememiş olsa bile, orayı da çöplüğü yapmayı becerdi.
  • Ürünlerin raf ömürleri uzadı fakat onları tüketenlerin ömürleri kısaldı.
  • GDO ve hibrit ürünlerin bizatihi kendisinin alerji, kanser, kısırlık, doğum kusurları, gelişim bozukluğu, sinir sistemi bozuklukları, fizyolojik bozukluklar, bağımlılık, GEN ve DNA yapısı bozuklukları, immünoloji sistemi sorunları, mikroorganizmaların mutasyonuyla yeni hastalıkların ortaya çıkması gibi sorunlara neden olduğu tartışmasız bir gerçektir.
  • Artık insanlar kurtulmak da istemiyor bu tuzaktan. Ağzına götürdüğü her lokma, onu daha da köleleştiriyor, haz ve lezzetin esiri yapıyor. İnsan kendisine kurulan tuzaklardan kurtulmak bir yana, bundan zevk almaya bakıyor. Hiçbir uyarı umurunda değil.
  • Bugünün insanı tabağındaki yiyeceğin niteliğiyle değil niceliğiyle ilgileniyor. Görselliğin büyüsü ve hazzın cazibesi nedeniyle, nitelik ve niceliğin farkını kavramaktan da oldukça uzak.
  • Hakkını koruyamazsan, hiç olmazsa zalimlerin önünde eğilme! Aksi halde ruhun cesedinden önce ölür.
  • Rakamlar bize dünyadaki tarım üretim yetersizliğinden söz edilemeyeceğini, açlığın da tarımsal üretim yetersizliğinden değil, üretilenin adil paylaşılamamasından kaynaklandığını açıkça gösteriyor.
  • Fakir bir kimsenin derdi ne siyaset, ne de başka sorunlardır. Fakirin derdi geçimidir. Fakirlik küreselleştirilmeli ki, insanlar mevcut yöntemleri ve alışkanlıklarını değiştirmek gibi çaba içerisine girmesinler. Her şeye rağmen zenginleşenler ise, en temel insani ihtiyaçlarını giderirken bile hastalıklı bir hale getirilsin.

Biliyorsunuz Deccal, kıyametten önce gelecek olan kötülüğü temsil ediyor. Deccal iyi-kötü herkesi kandırıp, onlara inanılmaz vaatlerde bulunup kendi tarafına, kötülüğe çekmek için uğraş vererek, iyiliğe inanan insanları yok oluşa sürükleyecek - inanış bu. Kemal Özer de, kötülüğü simgeleyen Deccal'i tabağımızdaki yiyecekler olarak imgelendirmiş. Haklı mı? okursanız karar verebileceksiniz. Kitabı okuduktan sonra kullandığım bütün ürünleri atmayı düşünmüş idim fakat bakınca hayatımızın her alanını öyle bir kuşatmışlar ki, bunu yapabilmek de kolay olmadı. Deccal Tabakta konusu nedir? Kemal Özer Deccal Tabakta kitabından alıntıları sizlerle paylaştım. Okuyun ve iletişim kısmından benimle düşüncelerinizi paylaşın.

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu